11.03.2007

silly games, provoked memories

dün ufaklardan zeynep erul ziyaret etmiş mail kutumu... şaşırmadım desem yalan olur, zira muhabbetimiz pek de derûn değildir, hiç kötü olmamışsa da. okudum bekletmeden. öyle özel hayatın mahremiyetini ifşa durumları söz konusu olabilecek bir mail olmadığı için aynen ekleştiriyorum kendisini buraya:

Merhabalar Egemen, nasilsin?

Sana işim dustu:). Burada kampus senliklerinde silly games tarzi bir organizasyon yapma durumumuz var, ve benim silly games deyince aklima girek sen geldin. Ben okuldayken yapilmis en eglenceli silly games'in organizasyonunu siz yapmıstınız! Aklina geldigi kadar ne oyunlar oynandıgını kisaca anlatır özetler misin zamanın varsa? Bana cok buyuk bir yardımda bulunmuş olursun.

Teşekkurler cok,

-zeynep
ne yalan söyleyeyim, olaydan 6 sene sonra da gelmiş olsa, marifet gerçekten de iltifata tabiymiş, ben bugün bunu gördüm. çok da hoşuma gitti böyle bir güzelliği organize eden biri olarak hatırlanıyor olmak. akabinde, tabi, anılar depreşti... sertaç, barışcan, özcan, ben ve ekipte olup olmadığını hatırlayamadığım diğerleri güler'deki o greek temple'a bakan odada benim ve cancan'ın yatağının üzerinde kümeleşmiş, daha önce mr. williamson'ın (nerelerdedir acep? tontiş sammy nicedir, inanç erkeklerine az iç çektirmemiş -yalan diyen allah için söylesin- eşi nasıldır?) zamanında yapılmış ilk silly games'i de yad ederek yeni ve daha bir eğlencelisini düzenlemek için laf çeviriyoruz. öyle böyle değil, sanki olimpiyat komitesiyiz görseler... o oyun konsun, şu oyun çıkarılsın derken kafalar karışıyor, ve "bir liste yapalım" diyorum, hangi oyunu hangi sırada koyacağımızı belirlemek ve zaten güç bela yönetimden izin alarak (öğleden sonra dersleri iptal ettirmiştik) elde ettiğimiz zamanın tamamını eğlenceye ayırmak için gerekecekti bu. sonrası? her takıma isim belirleme zorunluluğu koymuştuk mesela, takımına oyunlarda yarışacakların listesi asılana kadar isim bulamayanlara biz isim verecektik, ve tabii ki bunlar pek sevimli isimler olmayacaktı. mine'lerin (doğucu) miydi, anıl'ların (aktaran) mıydı -ikisi aynı takımda bile olabilirler- neydi, bir takıma "dallamalar" demiştik mesela. bütün oyunlar boyunca isimlerini değiştirmek için lobi yapma seviyesinde uğraşmış, bu isimle her anons edildiklerinde protestonun, tavrın kralını yapmışlardı :P

kafamda şimşekler çakmaya başladı birden bire; bir liste hazırlamıştık hani biz? kimbilir nerededir, hangi cehennemdedir? öyle ya, üzerinden o kadar zaman geçmiş, inanç'ta eski defterler, o üzerinde geceler tüketilen proje kartonları gibi, içinde üretildiği kurumu geçmişsizleştirircesine geri dönüştürülmek üzere toplanıp atılmış olabilirdi...

... tabi listeyi inanç'ta bırakmışsam.

sonrasında, inanç konusunda ne kadar arşivci-çöpçü-sentimentalist-nostomanik olduğum dank etti, ve hemen çıfıt çarşısından farksız dolabımı karıştırıp yarım saat içerisinde, zamanında part-time matematikçimiz ömer kömürcüoğlu ile "enteresan" sorular çözdüğümüz, okulun dağıttığı, dışı şirinler köyü'nden proletarya manzaralarıyla kaplı 60 yaprak kareli metod defterinin sayfaları içinde o listeyi buluverdim! şoka bakar mısınız! sanki matbah-ı amire'de en son pişirilmesinin üzerinden yüzyıllar geçmiş ama her yiyenin tadı damağında kalmış kayıp bir yemeğin tarifi karşımdaydı... bir garip oldum, bir hislendim ki anlatamam. abartısız, hiç beklemeden, hatırladığım kadarıyla oyunların detaylarını erul'a döşendim, listeyi de herhalde başına birşey gelmesin diye kilitli bir kasaya koyacağım. bundan sonraki inanç reunion'da birkaç eklemeyle (paperball, inşaat hokeyi, ufak çaplı iz takipleri, vs.) tekrar düzenlemeli aslında... offf be, offf!

eskisinden saklanmış herhangi bir görüntü var mıdır bilemiyorum, ama umarım erul yenisinden birkaç kare, belki birkaç dakikalık akan görüntü gönderir; insanları eğlenirken görmek muhteşem birşey zira, hele bunda sizin de azbuçuk payınız varsa...

1 yorum:

md dedi ki...

agliycam ben yana.